23 Haziran 2013 Pazar

Çokuluslu İşletmeler - Finansal Sistem ve Kurumlar - Finansal Yönetim tanımlamaları


Finansal Yönetim

Finansal yönetim, işletme için gerekli fonların belirlenmesi, sağlanması ve yönetilmesini ifade eder. Finansal yönetimle ilgili temel fonksiyonlar iki ana grupta toplanmakla birlikte, gerçekte çok sayıda karar alanlarından oluşur. Yatırımlarla ilgili olarak; ne tür yatırımlar, ne zaman, ne miktarda, nasıl yapılmalıdır sorularına cevap aranır. Finansmanla ilgili olarak; yapılacak yatırımlar için en uygun fon nereden, ne miktarda, nasıl sağlanmalıdır gibi sorulara cevap aranır. Yine işletme faaliyetleri sonucunda elde ettiği kârların ne kadarını ortaklarına , ne kadarını işletmede bırakmalıdır gibi sorulara cevap aranır. Finansal yönetim muhasebe ve iktisatla doğrudan, pazarlama,üretim ve kantitatif yöntemlerle dolaylı ilişki içerisindedir. Yukarıda belirtilen finansal kararları vermek için gerekli veriler muhasebe departmanınca sağlanır. Bu verilerin sağlıklı ve doğru olması gerekliliği muhasebenin önemini arttırmaktadır. Bir finansman yöneticisi piyasalardaki gelişmelerle, iktisadi prensiplerle yakın ilişki içersindedir. Bu nedenle finans ve iktisat bilimleri arasında da önemli bir ilişki mevcuttur. Finans yöneticisi ayrıca karar verirken pazarlama ve üretim sürecindeki değişiklikleri de izlemelidirler.

Bu süreçlerdeki değişiklikler işletmenin nakit akışlarında değişikliğe yol açabilir. Ayrıca finansal yönetimde son yıllarda artan bir biçimde kantitatif yöntemler kullanılmakta olup, bu disiplinin finans için önemi gün geçtikçe artmaktadır. Finansal kararlar alınırken birinci amaç, işletmenin piyasa değerini ya da ortakların varlıklarını maksimum yapmaktır. Bir şirketin değeri, şirket anonim şirketse hisse senetlerinin değeri ile ölçülür. Bu amaç önceleri birinci amaç olarak belirlenen kârı maksimum yapma amacından farklıdır. Muhasebe kârı gerçek nakit akışlarını göstermeyebilir. İşletmenin piyasa değerini maksimize etme amacı nakit akışlarının zamanını ve bunların gerçekleşme

olasılıklarını, yani risklerini de göz önünde bulundurarak, kâr maksimizasyonu amacına göre öne çıkmaktadır. Finansal analiz, finansal tablolardaki çeşitli kalemler arasındaki ilişkilerin kurulmasını, ölçülmesini ve yorumlanmasını kapsayan bir faaliyettir. Bu şekilde iyi bir finansal planlama yapılması için işletmenin cari ve geçmiş dönemleri değerlendirilebilir. Finansal analizde en çok kullanılan tablolar; işletmenin belirli bir tarih itibariyle varlıklarını ve kaynaklarını gösteren bilanço ile faaliyet dönemiyle ilgili sonuçların gösterildiği gelir tablosudur. Finansal analizde yapılan analizin amacına göre farklı niteliklerdeki analizler yapılabilir ve farklı yöntemler uygulanabilir. Etkin bir planlama finansal başarı için önemlidir. Beklenmeyen problemlerle karşılaşmamak için iyi bir analiz ve uygun finansal planlar gereklidir. Finansal planlamanın üç önemli aktivitesinden ilki, finansal ihtiyaçların belirlenmesidir. Bu aşamada kısa ve uzun dönemli gelir ve giderler belirlenmeye çalışılır.

Bu da genellikle proforma finansal tablolar hazırlanarak yapılır. İkinci aktivite, bu ihtiyaçları karşılamak için bütçelerin geliştirilmesi ve üçüncü olarak da finansal kontrolün yapılmasıdır. Proforma finansal tablolar hazırlanırken en çok kullanılan yöntem satışların yüzdesi yöntemidir. Bu yönteme göre her kalemin geçmiş dönemlerde satışlar içindeki ağırlığı belirlenerek aynı yüzdelerle proforma tablolara yansıtılır. Oranlar ve regresyon yöntemleriyle de proforma tablolar hazırlanabilir. Finansal kontrol ise belirlenen politikaların uygulanmasını denetim altına almak ve piyasa koşullarındaki değişmelere bakarak gerekli düzeltmeleri hızla yapmak amacıyla yapılır. Finans yöneticisinin en önemli görevlerinden birisi fonların nereye yatırılacağını belirlemektir. Bir başka deyişle dönen varlıklara ve sabit varlıklara ne düzeyde yatırım yapılacağını belirlemektir. Sabit varlıklara yatırım yaparken olağanüstü finansal planlar hazırlanır ve buna sermaye bütçelemesi denir. Sabit varlıklar, ekonomik ömrü en az bir yıl olan değerlerdir. Dönen varlıklara yatırım ise çalışma sermayesi yönetimi başlığında incelenir. Dönen varlıklar çabuk paraya dönüşen likit varlıklardır. Riski sevmeyen bir finans yöneticisi çalışma sermayesine daha fazla yatırım yaptıkça işletmenin karlılığının azalmasına neden olacaktır. Çalışma sermayesinin düzeyini; işletmenin faaliyet konusu, büyüklüğü, satışlarındaki düzenlilik ile, satışlarındaki artış ve azalış oranı etkiler.

Finansal Sistem ve Kurumlar

Tüketim fazlası olan bireylerin tasarruflarının, tüketim açığı olan bireylerin kullanımına sunduğu piyasalara finansal

piyasalar denir. Bu piyasalarda fonların el değiştirmesi kıymetli evrak da denilen finansal varlıklarla olur. Bir ekonomide fon arz edenler, fon talep edenler, yatırım ve finansman araçları, yardımcı kuruluşlar ile hukuki ve idari

düzen finansal sistemi oluşturur. Finansal piyasalar; süreye göre, para ve sermaye piyasası; örgütlenme şekline göre, organize olmuş ve olmamış piyasalar; finansal varlıkların piyasaya çıkış durumuna göre de birincil ve ikincil piyasa şeklinde sınıflandırılabilir. Finansal piyasalarda fon arz ve talebinin buluşması genellikle finansal kurumlar aracılığıyla gerçekleşir. Finansal kurumlar fon maliyetini azaltmak, risk ayarlaması, vade ayarlaması ve miktar ayarlaması yapmak, danışmanlık yapmak gibi fonksiyonlar üstlenmişlerdir.

Finansal kurumlar, para yaratan ve para yaratmayan kurumlar olarak gruplandırılabilir. Para yaratan finansal kurumlar merkez bankası ve ticari bankalardır. Para yaratmayan finansal kurumlar ise yatırım ve kalkınma bankaları, sigorta kurumları, kollektif yatırım kurumları, factoring, forfaiting, leasing şirketleri, risk sermayesi şirketleridir. Finansal varlıklar, ortaklık veya alacaklılık hakkı veren, belli bir meblağı temsil eden hisse senetleri, tahviller, finansman bonoları ve hazine bonoları gibi varlıklardır. Finansal araçlar; paraya çevrilebilirlik, bölünebilirlik, geri dönülebilirlik, getiri, vade, risk gibi özellikleri açısından

farklılıklar gösterirler. Vadesi bir yıla kadar olan fon arz ve talebin karşılaştığı piyasaların başlıca finansal varlıkları, hazine bonoları, REPO, banka mevduatı,finansman bonosu, banka bonosu ve varlığa dayalı menkul kıymetlerdir. Sermaye piyasasının temel finansal varlıkları hisse senedi ve tahvillerdir.


Çokuluslu İşletmeler

Uluslararası işletmecilik ve çokuluslu işletmeler son yıllarda globalleşme ile işletmecilik konularının vazgeçilmez bir parçası olmaya başladı. 2. Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemde ekonomik ve sosyal gelişmelere paralel olarak işletmelerin ekonomik güçlerinin çok artması ve bazı ülkelerin GSMH’dan daha fazla satış hacmine ulaşmaları globalleşmenin başlangıcı olmuştur. Çokuluslu işletmeler bugün artık, çeşitli ülkelerin vatandaşları gibi görülmekte, ülkelerin yasal, politik koşullarına uymakta ve vergi vermektedirler. Çokuluslu işletmeleri etkileyen üç çevreden söz edebiliriz. Bunlar ülke içi çevre, yabancı çevre ve uluslararası çevredir.

Çokuluslu işletmenin tanımında bazı ölçütler vardır. Bunlar iki veya daha fazla ülkede faaliyet gösterme, ülke dışında mülkiyet, üst yönetimin milliyeti ve benzer ölçütlerdir. "Çokuluslu işletme ülke içi ve ülke dışındaki yatırımları işletme amaçlarına ve işletme sahiplerinin çıkarlarına uygun bir biçimde yöneten ticaret ve sanayi işletmesidir". Çokuluslu işletmelerin ülke dışında faaliyet göstermelerinde ilk adım ihracat yapmaktır. Bu aşamadan sonra lisans anlaşması, franchising, dış ticaret işletmelerini kullanma, ülke dışında şube açma ve joint venture ile diğerleri gelir.

Çokuluslu işletmeler yabancı ülkelere girişleri ve faaliyetleri sırasında değişik koşullarla karşılaşırlar. Toplumsal, kültürel, ekonomik, yasal veya siyasi farklılıklar işletmelerin yabancı ülkelere yatırım kararlarında etkili olur. Çokuluslu işletmelerin yönetiminde ilk adım planlamadır. Ulusal planlama ile uluslararası planlama arasında büyük farklar vardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder